En İyi Selfie Nasıl Çekilir? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bakalım
İstanbul gibi kalabalık, dinamik ve çeşitlilik içeren bir şehirde yaşıyorum. Her gün sokaklarda, toplu taşımada, işyerimde, farklı insanları gözlemliyorum ve bazen birinin selfie çekiş biçimi bile bana toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet hakkında önemli ipuçları veriyor. Peki, en iyi selfie nasıl çekilir? Bu sorunun yanıtı aslında çok basit değil; çünkü selfie çekme şeklimiz, sadece teknik bir mesele değil, aynı zamanda içinde yaşadığımız toplumu, kültürü ve toplumsal yapıyı da yansıtıyor.
Toplumsal Cinsiyet ve Selfie: Kimi Nasıldır?
Selfie çekme tarzları, cinsiyetle çok yakından ilişkili olabilir. Sokakta yürürken, kadınların genellikle kamerayı yukarıdan aşağıya, güzel bir açıyı yakalamak için daha dikkatli bir şekilde ayarladığını gözlemliyorum. Kadınlar, çoğu zaman estetik kaygılarıyla, fotoğraflarının başkaları tarafından beğenilmesi için büyük çaba sarf ediyorlar. Ama bu çaba, toplumsal normların bir yansıması. Toplum, kadınlardan daima güzel ve mükemmel görünmelerini bekliyor. Bir kadının selfie’si, fiziksel görünümünün onaylanması ve takdir edilmesi gibi bir anlam taşıyor.
Geçtiğimiz günlerde bir kafede otururken, bir grup arkadaşımın selfie çekme şekline dikkat ettim. Birinin, “Çekiyorum ama güzel çıkmaz ki, biraz daha kamerayı yukarıya alayım, ya da biraz daha sağa, biraz daha sola, çok kilo aldım, buradaki ışık iyi değil…” dediğini duydum. Kadınların, toplumsal cinsiyet normlarının etkisiyle estetik kaygılarını ön plana çıkararak selfie çekme süreçlerinin bu kadar uzun sürmesi çok normal bir şey, maalesef. Toplum, kadının fiziksel görünümünü sürekli sorgulayan bir yapıya sahip ve bu baskı, dijital dünyada da kendini hissettiriyor.
Erkekler ise, genellikle daha rahat ve doğal bir şekilde selfie çekerken, estetik kaygıları kadar, bazen sadece anı yakalamak istiyorlar. Tabii bu durum her erkek için geçerli değil; cinsiyetler arasındaki farklar bazen daha karmaşık hale geliyor. Hatta bazı erkekler, kendilerini daha “maskülen” gösterebilmek adına farklı pozlar ve açılar tercih edebiliyorlar. Erkeklerin selfie çekme şekli de toplumsal cinsiyet rollerinin bir yansımasıdır. Ancak kadınların selfie’lerinde daha fazla estetik ve görünüş odaklı kaygılar bulunduğuna dair gözlemlerim, sosyal medyada en çok paylaşılan fotoğraflarda da kendini gösteriyor.
Çeşitlilik ve Selfie: Kimlerin Yüzü Görünüyor?
İstanbul gibi kozmopolit bir şehirde, fotoğrafın içinde kimlerin yer aldığı, ne kadar çeşitliliğe sahip olduğu, oldukça önemli. Selfie çekerken, bir kişinin seçtiği açı, çekiş tarzı, ışık kullanımı, o kişinin kimliğini yansıtan bir şeyler söyleyebilir. Özellikle sosyal medya çağında, birinin selfie’si, o kişinin ait olduğu kültürün, sosyal sınıfın ve kimliklerin bir dışa vurumu haline gelebiliyor.
Örneğin, sokakta yürürken sıkça karşılaştığım bir grup, sık sık “herkesin” selfie çekmesini sağlamak için sosyal medyada, “Etnik kimliğinizi gururla gösterin!” gibi etiketler kullanarak fotoğraflarını paylaşıyor. Selfie, aslında, sadece kişisel bir anlatı değil, aynı zamanda toplumsal bir ifade biçimi. Çeşitli etnik kimliklerden gelen insanlar, kendilerini tanıtan bir selfie ile, kendi aidiyetlerini topluma gösteriyorlar. Ve bu, sosyal adalet bağlamında oldukça önemli. Çünkü bazı gruplar, kimliklerini gizlemek veya toplumdan dışlanmamak için selfie’lerinde daha “evrensel” pozlar vermek zorunda kalabiliyorlar.
Bir arkadaşımın Instagram profilinde, yoğun şekilde renkli ve kültürel öğeler taşıyan fotoğraflar paylaştığını görüyorum. Onun selfie’leri, kimliğini gururla sahiplenmesi ve bu kimliği dünyaya gösterebilmesi açısından bir anlam taşıyor. Kimi insanlar ise, belli bir kimliği gizleme çabasıyla, “popüler” ve evrensel kabul edilen estetikleri takip ederek selfie çekiyorlar.
Sosyal Adalet ve Selfie: Kim İçin En İyi Selfie?
Sosyal adalet açısından, en iyi selfie’nin kim için çekildiği de önemli bir soru. Toplumun çoğu kesimi, daha fazla beğeni alacak veya daha geniş bir kitleye hitap edecek şekilde selfie çekerken, bazı kesimler de bu dijital dünyada kendilerini ifade edebilmek için bir fırsat olarak selfie’yi kullanıyorlar. Ancak sosyal medya platformlarında, genellikle belirli fiziksel özelliklere sahip olanlar daha fazla görünür oluyorlar. Örneğin, “güzel” veya “çekici” kabul edilen bir kişilik, hemen herkesin takip ettiği bir hesap olabiliyor.
Ancak her zaman bu şekilde olmayabilir. Toplumda daha az temsil edilen, farklı vücut tiplerine, ırklara, yaşlara sahip olan bireyler, selfielerinde kimliklerini ifade etme çabasıyla, toplumsal normlara karşı duruyorlar. Burada önemli olan nokta, en iyi selfie’nin aslında kişinin kendini rahatça ve özgürce ifade ettiği bir selfie olmasıdır.
Bununla birlikte, sosyal medyada paylaşılan selfie’lerin çoğu, belirli toplumsal standartlara hizmet etmek zorunda kalabiliyor. Bu da bazen dışlanma duygusu yaratabiliyor. Kendini yeterince “güzel” ya da “yeterince popüler” görmeyen biri için, selfie çekmek oldukça zorlu bir süreç haline gelebiliyor.
Sonuç: Selfie, Kimliğin Bir Parçası
En iyi selfie nasıl çekilir sorusu, sadece bir fotoğrafın en estetik şekilde nasıl görüneceğiyle ilgili değil; aynı zamanda kişisel kimlik, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adaletle de alakalı. Bir kişinin selfie çekme biçimi, o kişinin dünyaya nasıl bakış açısı sunduğuna, kimliğini nasıl inşa ettiğine ve toplumsal normlarla ne kadar barışık olduğuna dair önemli ipuçları verir. Selfie, bir bakıma modern zamanların özçekimi değil, aynı zamanda bir kişinin kendini ifade etme biçimi haline gelmiş durumda. En iyi selfie, belki de sadece o kişinin en iyi hissettiği ve en doğal olduğu şekilde çekilen fotoğrafıdır.